I
hafif bir esintide yıkılırım
farklı denizlerin dalgası
her aşaması
anları yakalayamaz hiç kimse
ben de
annem sen de
hayat üzerimden gittikçe alçalır denizlerim
köhnemiş bir köşk içim
kollarım kapılarından geçmiyor
duygularım
kiremit rengi bir küllükte
bir sigara gibi bırakılmış
kendiliğinden sönmüş
külü kendiliğinden düşmüş
izmaritte belli belirsiz bir lekeyle
gene kiremit rengi
sadece bir nefes alınmış belki
nefes kiremit rengi
nereden belli
annem nerede
döksem hepsini bir araya
karışsa hepsi bir baharda
düşlerim güneşte kavrulmuş
-demek sonbaharda karışmış-
ve ellerim
ben cezasını çekerim herkes suçsuz
ben açıldıkça sonsuz
denizler dalga
denizler tuz
denizler uçsuz
kanatlarım açılır
yollar açılır
açıldıkça hep altında kalır
sonsuz ihtimalli bir zarın
-ihtimalsiz mi yoksa-
hadi ben neysem
bir şekilde çıkarım
annem neyse
benim ellerim kırılır
karanlık bir yerdeyim köşesiz bucaksız
hayattan korkmuşum
oraya gelmeden henüz
cenin duruşunda
annem nerede
ne zaman bir elma yesem
kovulmuşum başka bir cennetten
ve hep en baştan kurulan bir köşk
hiç ayakta durmayan
sürekli köhneyen
benim dizlerim çözülür
kollarım da kırılsın
kalsam kucaksız
belki geçerim artık kapılarından
ellerim yok artık
II
karanlık kuyularım kurumuş
içinde su yok artık
ellerim gibi
içlerini taşla doldurmakla
sayılamam kurtulmuş
köhneyen köşklerimi
yıkıp yeniden kurmakla
kurtulmadığım gibi
kollarımı kırarak geçtiğimde
içinde sayılmadığım gibi
ben zaten geçiyorum
hayattan zamandan
bir çok şeyden cennetten
köşk kapılarından
bir tek kollarım geçmiyor
sigara zaten içmesem bile
zaman zaten yaşamamama rağmen
ve bir çok şey kendi kendine
kendiliğinden geçiyor
ama bir tek kollarım
kapılarından geçmiyor
gerçi gençtim
kollarım her yere sığardı
şimdi dokunsa bir yere
annem nereye
bazen iki bazen daha fazla
bazen tek sayıda şimdi hiç
geçsem en okkalı kapıdan
yine de kollarım geçmiyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder